Thursday, April 26, 2007

Üsküdar'dan Kuzguncuk Üzerinden İcadiye'ye

Yazının Orjinali

www.geziyorumlari.com adresindeki Gezi Yorumları'nda yayınladığım bir yazıyı buraya da ekliyorum


Geziler hep başka ülkelere, başka şehirlere olacak değil ya, bu seferki gezi Üsküdar'dan İcadiye'ye kadardı. Güzel bir havada bir eğitim için gittiğim Üsküdar'da eğitimin iptal edildiğini öğrendim. Fırsat bu fırsat diyerek sahilden önce Kuzguncuk'a yürüdüm, oradan da tırmana tırmana İcadiye'ye çıktım. Kısa da olsa güzel bir gezi oldu, ara ara durup fotoğraf çektim. İşte adım adı yol notları:

Kanaat Lokantası'nın hemen yanından başladığım yürüyüşte ilk fotoğraflarımı Mihrimah Sultan Camisi'nin arkasından Sultantepe'ye çıkan merdivenlerin orada çektim.

Şirin Ev

Merdivenle diğer sokağın arasına sıkışmış şirin bir ev...Merdivenleri daha önce denediğim için bu sefer çıkmadım. Buradan sonra Mihrimah Sultan Camisi'nin içinden geçerek sahil yolundan Kuzguncuk'a doğru yola koyuldum. Haftasonu olması ve havanın da güzel olması sebebiyle etraf oldukça kalabalıktı.

Eski Tekel binalarını da geçtikten sonra sevdiğim yerlerden birisi olan Fethi Paşa Korusu'na geldim. Merdivenli yaya yolundan çıkmak yerine arabaların geliş yolun olan duvar kenarındaki yokuştan çıktım. Bu daracık yol da bana hep güzel gelmiştir. Arnavut kaldırımlı yolları sevdiğim için belki de. Ama yolun dışında duvar tarafının da ayrı bir güzelliği var, duvarda rengarenk kuş yuvaları asılı. Buyrun siz de görün:

Fethi Paşa Korusu

Aşağıdaki fotoğraf da yuvalardan bir tanesi. Artık karedeki güvercin Çiko mudur bilemiyorum. Bana pek çiko gelmedi ama yaz için rejim yapmış olabilir...
Çiko

Bu yoldan yavaş yavaş tırmanıp sola sapınca Fethi Paşa Korusu'na gelmiş oluyorsunuz Normalde oturup boğazı seyretmekten çok hoşlandığım bir yerdir burası. Ağaçlar da çiçek açtığı için manzara daha bir hoş olmuştu ama bu sefer oturmadan yoluma devam ettim. Yolunuz düşerse çaylarının yanında içinde mahlep olan güzel simitlerinden yemenizi tavsiye ederim.

Aşağıya inince Belediye'nin bir başka tesisiyle karşı karşıya geldim: Paşalimanı Kafe. Eğer boğazı yukarıdan ve ağaçların arasından değil hemen yanından seyretmek istiyorum diyorsanız, burayı tercih edeceksiniz. Güzel günlerde deniz kenarında kahvaltı keyfi için ideal. Kapalı yerleri de var ama boğaz kenarında olmak yerine içerde olmayı tercih etmezsiniz herhalde...

Paşalimanı Kafe

Paşalimanı'ndan kısa bir yürüyüşten sonra Kuzguncuk'a geldim. Otobüs durağının ve ışıkların olduğu yerdeki minik parkta biraz oturup denizi ve insanları seyrettim. Gölgeler biraz soğuk olduğu için insanlar güneşli tarafta toplanmışlardı. Bir süre sonra da tam tersi herkes göldede oturmaya çalışacaktır:) Bu parkta otururken Çınaraltı'ndan çay kahve ısmarlamak da mümkün. Hatta bir ara ufak masalar getirip yiyecek de servis ediyorlardı ama sonra iptal oldu bu. Herhalde uygunsuz oluyordu biraz.

Park

Velhasıl eğer karnım aç diyorsanız Çınaraltı'na oturmalısınız. Özellikle sahanda yumurtaları pek lezzetlidir. Müdavimlerinin yaz kış vazgeçemediği bu mekan Kuzguncuk'un klasik yerlerinden birisi....

Çınaraltı

Karnınızı çay eşliğinde ve parkta doyurmak istiyorsanız hemen karşıdaki pastaneden veya Çınaraltı'nın yanındaki fırından da birşeyler alabilirsiniz. Temizel Unlu Mamüller isimli bu fırın eski görüntüsüyle bana hep ilginç gelmiştir. Çeşit çeşit gevrek, çubuk gibi şeyler yaparlar, bunlar tepsiler içinde vitrinde ve içeride durur. Selanik gevreği ve Anasonlu gevrekleri benim ilgimi çeken ürünler ama siz de zevkinize göre birşeyler bulursunuz eminim.

Temizel Unlu Mamüller

Aslında içeriden de bir fotoğraf çekecektim ama fırının sahibi ya da çalışanı olan amca izin vermedi:) Muhabbet şöyle gelişti: İçeri girip "Amca bir fotoğrafını çekebilir miyim fırının?" dedim, "Ne yapacaksın?" dedi, "Yazı yazacağım, internete filan koyarım" dedim, "Yok" dedi, "Neden?" dedim, "Başımıza birşey filan gelir, boşver." dedi. Ben de amcanın başına birşey gelmesin diye içeriden fotoğraf çekmedim. Çeşitli ürünlerinden tadınız ama başlarına bir iş açmayınız, açarsanız da ismimi vermeyiniz, sorumluluk almam:)

Buradan sonra sahil yolundan ayrılıp, Kuzguncuk'un ana caddesi olan İcadiye Caddesi'ne girdim. Bu yol bir süre düz gittikten sonra yukarı doğru tırmanarak İcadiye'ye ulaşıyor. Sağlı sollu çeşitli dükkanlar, eski evler var. Kuzguncuk'taki mahalle havasını hemen hissediyorsunuz bu caddede yürürken. Tabi bu caddedeki çeşitli yerlerin de fotoğraflarını çektim ama onları da ikinci bölüme bırakalım. Yürümekten daha çok yoruldum yazarken:)

No comments: