Fotoğraflı Versiyon: Pınarbaşı, İnebolu ve Cide üzerinde Amasra
Valla Kanyonu'nu tepeden de olsa görme çabalarımız sonuç vermeyince epey yorulmuş olarak Pınarbaşı'ndaki Paşakonağı'na gittik. Şansımıza o gün bir düğün vardı bahçesinde. Bu vesileyle ilk kez köçekleri canlı olarak görmüş oldum:) Canlı kırmızı rengin hakim olduğu bir etekle ve ellerinde zillerle oynayan adamlar. Arada sırada eteklerini savurup yere oturuyor ve orada oynamaya devam ediyorlar. Bizim için de öyle ama herhalde balkondan bu manzarayı seyreden Avustralyalı turist için daha da ilginç bir görüntüdür. Buyrun youtube'dan bir köçek videosu:
Paşakonağı büyük bir bahçenin içinde iki katlı kocaman bir konak. Restore edip turizme kazandırmakla çok iyi yapmışlar. Odalara bir şekilde banyo, tuvalet de yerleştirilmiş. Bazılarında ikisi ayrı ayrı küçük bölmeler halinde. Üst kattaki sofa kısmı oturulabilecek şekilde dekore edilip eski eşyalarla süslenmiş. Eski evlerin tarzını sevdiğim için burayı da sevdim ben.
Yemeği Paşakonağı'nda da yiyebilirdik ama Pınarbaşı merkezinde yemeyi tercih ettik. Kapanmak üzere olan bir lokanta bularak kaybettiğimiz enerjileri geri aldık...
Ertesi gün bahçede yaptığımız güzel kahvaltının ardından Horma Kanyonu'nun Pınarbaşı tarafındaki başlangıcını görmeye gittik. Aslında normalde gidenler buradan girip Ilıca Şelalesi'nden çıkıyorlar sanırım ama biz biraz tersten ilerlemiş olduk. Kanyon girişini de gördükten sonra hatalı bir plan yaptık, hiçbirimizin daha önce görmediği İnebolu ve Abana'ya gitmeye ve oradan Cide üzerinden sahilden geçerek İstanbul'a dönmeye karar verdik. Tabi Abana'ya gidince doğuya doğru da epey bir gitmiş olduk. Yolda çok güzel yerlerden geçtik gerçi ama Abana bizde hayal kırıklığı yarattı. Yol yorgunluğunu atmak için bir plajda denize girdik sadece. Oradan da İnebolu Cide arasındaki bitmek bilmeyen virajlarla dolu yola devam ettik. Normal zamanda zevkli bir yolculuk yapmak için güzel olabilir belki ama çok yorucu bir yol. İnebolu'dan öğlen yola çıktığımız da düşünülürse İstanbul'a gidecek birisinin tercih edeceği bir yol değil aslında:) Cide'ye ve Gideros Koyu'na uğramayı planladığımız için böyle yaptık ama sanırım en iyi plan Pınarbaşı'ndan direkt Cide'ye gitmek olacakmış... Neyse, bir şekilde döne döne ve tepeden denizi seyrede seyrede Cide'ye ve Gideros Koyu'na vardık. Yemeği Cide'de yemek istiyorduk ama istavrit dışında bir seçenek olmayıp da aramızda balığa muhalif olanlar olunca Gideros'a şöyle bir uğramış olduk. Deniz olarak yosunlu olduğu için bana çok iyi gözükmedi ama sakin sakin oturup birşeyler yiyip içmek için uygun bir yer diye düşündüm...
Orası mı burası mı derken Amasra'ya kadar geldik ve yemeği orada yedik. Daha da önemlisi biraz dinlenmiş olduk. Ben araba kullanmadım ama o yollarda arkada oturmak daha yorucu resmen. Bir deniz faslı da Amasra'da yaptıktan sonra akşama doğru Amasra'dan ayrıldık ve Karabük üzerinden otobana bağlanarak gece yarısında İstanbul'da olduk.
Özellikle son gün yorucu oldu ama güzel bir haftasonuydu. Tabi ki gezinin yıldızı Horma Kanyonu'ydu. Öyle çok fazla kanyon görmüşlüğüm yok ama bugüne kadar gördüğüm en güzel kanyondu diyebilirim. Suyun tersi yönünde gittiğimiz için kanyonu tamamen geçemedik ama bir ara Pınarbaşı tarafından girerek kanyondan şelaleye kadar gitmeyi planlıyoruz ama bakalım ne zaman kısmet olacak...
No comments:
Post a Comment